Ankara’da Avukatın Başörtüsü Üzerinden ‘Laiklik’ İddiasıyla Reddi Hakim Talebi

Hukuk Devletinde Dini Simgelere Yönelik Tartışma
Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir uyuşturucu davası sırasında, sanık avukatı Alperen D.’nin mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olmasının ‘laikliğe aykırı’ olduğunu iddia ederek reddi hakim talebinde bulunması, hukuk camiasında tartışmalara yol açtı.
Duruşmada Yaşananlar
Sanıklar Ufuk A. ve Serdar B.’nin ‘uyuşturucu ticareti yapmak’ suçundan yargılandığı davada, avukat Alperen D. mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olmasını gerekçe göstererek reddi hakim talebinde bulundu. Avukat Alperen D., “Türkiye Cumhuriyeti laik bir hukuk devletidir. Anayasada mahkemenin bağımsızlığı teminat altına alınmıştır. Dini simgelerle görev yapan mahkeme başkanı ve üyesini reddediyorum” dedi.
Mahkeme Kararı
Mahkeme Başkanı, sanık müdafisine reddi hakim talebini yazılı olarak bildirmesi için 3 gün süre verilmesine karar verdi. Ret gerekçeleri bildirildiğinde talebin karara bağlanacağı belirtildi. Ayrıca, mahkeme heyetinden başkan ve üye hakim için ret talebinde bulunulduğu için bu işlem sonuçlanana kadar başka bir işlem yapılmamasına karar verildi.
Başörtüsüne Yönelik Tepkiler
Bu olay, başörtüsüne ve dini değerlere yönelik saldırıların yeniden gündeme gelmesine sebep oldu. Başörtüsü, Türkiye’de birçok kadın için kişisel bir inanç ve özgürlük ifadesi olarak kabul edilmektedir. Dini simgelerin kamusal alanda varlığı, laiklik ilkesine aykırı olarak yorumlanmamalıdır. Laiklik, devletin dini inançlara karşı tarafsız kalmasını ve bireylerin dini özgürlüklerini korumasını öngörür.
Sonuç
Mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olmasının ‘laikliğe aykırı’ olarak nitelendirilmesi, aslında bireylerin dini özgürlüklerine yönelik bir saldırıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesi, dini inançların kamusal alanda özgürce yaşanabilmesini teminat altına alır. Başörtüsü, kişisel bir inanç ve özgürlük ifadesi olarak korunmalı ve saygı gösterilmelidir. Avukat Alperen D.’nin bu talebi, başörtülü kadınlara yönelik bir ayrımcılık olarak değerlendirilmelidir ve hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde reddedilmelidir.