Ebu Muhammed Al-Julani’nin Açıklamaları ve İsrail’e Yönelik Mesajı
Suriye’nin önde gelen isimlerinden Ebu Muhammed Al-Julani, Amerikan Times gazetesine verdiği röportajda, Suriye’nin 1974’te İsrail ile imzaladığı ateşkes anlaşmasına sadık kalacaklarını ve Suriye topraklarının asla İsrail’e karşı kullanılmayacağını belirtti. Al-Julani, Suriye’nin özgürleşmesi için verdikleri mücadelenin amacının başka ülkelere saldırmak değil, sadece kendi halklarının özgürlüğünü kazanmak olduğunu vurguladı. Bu noktada Suriye’nin siyasi ve askeri gücünü yeniden yapılandırmaya kararlı olduklarını ifade etti.
İsrail’in Suriye’ye Saldırıları: Susmaz.com’un Analizi
Susmaz.com olarak yaptığımız analizde, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarının ardında büyük bir korkunun yattığını düşünüyoruz. Suriye halkı, yıllarca süren zorluklara rağmen, kendi özgürlüğünü savunmuş ve savaşın tam ortasında bile Filistin halkına maddi destek gönderme cesaretini göstermiştir. Gazze’ye yapılan yardımlar, sadece bir dayanışma mesajı değil, aynı zamanda Suriye halkının, Filistin halkıyla düşünce, inanç ve mücadele açısından aynı hizaya geldiğinin bir göstergesidir. Bu halk, savaşın yıkımının ortasında bile, işgal altındaki Gazze’ye yardımlar toplama ve göndermekte tereddüt etmemiştir.
İsrail’in Suriye’yi hedef almasının arkasındaki sebep, bu halkın direncidir. Suriye halkı, “La ilahe illallah” kelimesi uğruna savaşırken, Suriye’nin özgürlüğü için öldürülmeyi göze almış bir halktır. İsrail, bu direnişi, bu halkın kararlılığını tehdit olarak algılamakta ve bu yüzden Suriye’yi hedef almaktadır. Suriye halkı, sadece kendi topraklarını savunmakla kalmamış, aynı zamanda bölgedeki diğer halklarla dayanışma içinde olmuştur.
İsrail’in Korkaklığı: Savaşın Ortasında Zayıf Bir Devletin Hamlesi
İsrail’in Suriye’ye yönelik yaptığı bombardımanların sadece askeri bir strateji değil, korkunun bir yansıması olduğunu düşünüyoruz. Suriye halkı, bir taraftan savaşın yıkıntılarından çıkarken, diğer taraftan Filistin halkına ekonomik yardım göndermekte bir an olsun duraklamamıştır. Bu yardımlar, Suriye halkının, Filistin halkıyla ideolojik ve inanç birliğine sahip olduğunu ve birbirlerinin mücadelelerine destek verdiklerini göstermektedir. İsrail, bu direnişi ve desteği tehdit olarak görmektedir.
İsrail’in saldırıları, Gazze’ye ve Filistin halkına yapılan zulmün bir yansımasıdır. Ancak, İsrail’in gerçek yüzü, zayıflığını gizleyerek diğer halklara saldırmaktan ibaret kalmaktadır. Bir halkı kendi özgürlüğü için savaşırken, başka bir halkın yardımına koşarken, savaşın ortasında bu halklara saldırmak ancak korkaklıkla açıklanabilir.
Suriye’nin Yeniden Yapılanma Süreci ve Suriye Halkının Direnişi
Suriye halkı, savaşın sona ermesinin ardından ülkesinin yeniden inşasına büyük bir hızla başlamıştır. Al-Julani’nin liderliğindeki geçici hükümet, Suriye’deki yolları yapmaya, yıkılan binaları onarmaya ve ülkenin altyapısını yeniden kurmaya başlamıştır. Ayrıca, geçici hükümet, Maaşlarına %400 oranında bir zam yapılmasını istemiştir. Bu adımlar, Suriye halkının özgürlüğünü kazandıktan sonra, ülkeyi yeniden ayağa kaldırma çabalarının bir parçasıdır.
Suriye halkının direnişi, sadece askeri değil, aynı zamanda ideolojik bir savaştır. İsrail’in korktuğu, bu halkın direncinin bölgedeki diğer halklara ilham vermesi ve onların da özgürlük mücadelesine katılacak olmasıdır. Suriye halkı, sadece kendi topraklarını savunmakla kalmamış, aynı zamanda tüm bölgeye umut olmuştur. İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıları, bu halkın özgürlüğüne ve direncine duyulan korkuyu yansıtmaktadır.
Sonuç: İsrail’in Suriye’ye Yönelik Saldırıları ve Direnişin Gücü
Susmaz.com olarak yaptığımız analizde, İsrail’in Suriye halkına yönelik saldırılarının sadece askeri bir hamle değil, bir halkın özgürlüğüne duyulan korku olduğunu vurguluyoruz. Suriye halkı, sadece kendi topraklarını savunmakla kalmamış, aynı zamanda bölgedeki diğer halklarla dayanışma içinde olmuştur. İsrail, bu halkın kararlılığından korkmakta ve bu yüzden Suriye’yi hedef almıştır. Ancak, Suriye halkının direnişi, bu korkuya karşı koymaya devam edecektir.