Saraçhane’de Neler Oluyor? Ekrem İmamoğlu’nun Gözaltına Alınması ve Protestolar

Türkiye’nin en büyük metropollerinden İstanbul’un kalbinde, Saraçhane’de son günlerde tansiyon yüksek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik başlatılan soruşturmalar kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 90 kişinin gözaltına alınması, kentte ve ülke genelinde geniş yankı uyandırdı. Bu gelişmelerin ardından Saraçhane, protesto gösterilerinin merkezi haline geldi. Polis müdahaleleri, gözaltılar ve sokaklardaki hareketlilik, olayları daha da dikkat çekici bir hale getirdi. Peki, Saraçhane’de neler yaşanıyor? Bu süreç nasıl başladı ve hukuki boyutlarıyla neler tartışılıyor? İşte detaylı bir analiz.
Soruşturma ve Gözaltılar: Olayın Kökeni
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB’ye yönelik iki ayrı soruşturma başlatıldı. İlk soruşturma, “yolsuzluk” iddialarını kapsarken; ikincisi ise “terör örgütüne yardım” suçlamalarını içeriyor. Bu kapsamda, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra 90 kişi gözaltına alındı. Soruşturmaların detayları henüz tam anlamıyla kamuoyuyla paylaşılmamış olsa da, “suç örgütü yöneticisi olmak”, “rüşvet”, “ihaleye fesat karıştırmak” ve “PKK/KCK terör örgütüne yardım” gibi ciddi ithamların yer aldığı belirtiliyor. Gözaltına alınanlar arasında İBB’nin üst düzey yöneticileri de bulunuyor.
İmamoğlu’nun gözaltına alınması, 19 Mart 2025 sabahı gerçekleşti ve bu olay, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal atmosferinde önemli bir kırılma noktası olarak değerlendiriliyor. Soruşturmaların hukuki dayanakları ve delilleri konusunda resmi makamlardan sınırlı bilgi verilmiş durumda. Bu belirsizlik, sürecin şeffaflığına dair soru işaretlerini artırıyor.
Saraçhane’de Protestolar Başlıyor
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının hemen ardından, Saraçhane’deki İBB binası önünde toplanmalar başladı. İlk günlerden itibaren binlerce kişi, gözaltı kararlarını protesto etmek için bölgeye akın etti. Göstericiler arasında üniversite öğrencileri, sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve farklı kesimlerden yurttaşlar yer alıyor. Protestolar, zamanla daha geniş bir alana yayıldı ve Bozdoğan Kemeri çevresinde yoğunlaştı.
Göstericiler, Taksim Meydanı’na yürümek istedi ancak polis, bu girişime izin vermedi. Bozdoğan Kemeri önünde barikat kuran güvenlik güçleri, kalabalığın ilerlemesini engelledi. Bu durum, polis ile protestocular arasında gergin anların yaşanmasına neden oldu. Göstericilerin attığı sloganlar arasında “Hükümet istifa” ve “Direne direne kazanacağız” gibi ifadeler öne çıkıyor. Bazı gruplar, polis ekiplerine su şişesi, tahta parçaları ve meşale gibi materyaller fırlattı. Polis ise biber gazı ve zaman zaman tazyikli su kullanarak kalabalığı dağıtmaya çalıştı.
Polis Müdahalesi ve 97 Gözaltı
Türkiye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 22 Mart 2025 gecesi yaşanan olaylara ilişkin bir açıklama yaptı. Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Saraçhane’deki gösterilerde 97 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Gözaltıların, “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “kamu malına zarar verme” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından gerçekleştiği belirtildi.
Yerlikaya, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Polislerimiz, sabır ve sağduyuyla milletimizin huzur ve güvenini tehdit edenlere karşı görevini yerine getiriyor. Sokakları terörize etmeye çalışanlar emellerine ulaşamayacak. Huzur ve güvenliğimizin teminatı olan polislerimiz, gece gündüz görev başında.” Bakan, aynı zamanda protestolar sırasında 16 polisin yaralandığını da ifade etti.
Hukuki Tartışmalar: Süreç Adil mi?
İBB’ye yönelik soruşturmalar ve İmamoğlu’nun gözaltına alınması, hukuki açıdan da yoğun bir tartışma başlattı. Bir yandan, soruşturmaların hukuka uygun şekilde yürütüldüğünü savunanlar, suçlamaların ciddi olduğunu ve yargının bağımsız bir şekilde çalıştığını öne sürüyor. Öte yandan, bu süreci “siyasi bir operasyon” olarak değerlendirenler, gözaltıların hukuki değil siyasi gerekçelere dayandığını iddia ediyor.
Protestocular ve bazı hukuk uzmanları, soruşturmanın zamanlamasına dikkat çekiyor. İmamoğlu’nun, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) olası cumhurbaşkanı adayı olarak görülmesi, bu iddiaları güçlendiriyor. Ayrıca, soruşturma dosyasına erişimde yaşanan kısıtlamalar ve delillerin kamuoyuyla paylaşılmaması, sürecin şeffaflığına gölge düşürüyor. Hukukçular, adil yargılanma hakkının temel bir ilke olduğunu ve bu tür süreçlerin tarafsız bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguluyor.
Sokaklardaki Atmosfer: Neler Yaşanıyor?
Saraçhane’deki protestolar, sadece bir gözaltı olayına tepki olmanın ötesine geçti. Gösteriler, Türkiye’deki demokrasi, hukuk devleti ve ifade özgürlüğü gibi konularda daha geniş bir tartışmayı tetikledi. Bozdoğan Kemeri çevresinde polis barikatlarıyla karşılaşan kalabalık, zaman zaman İBB binasına yönelerek camları kırmaya çalıştı. Binanın girişinde güvenlik görevlileriyle eylemciler arasında arbede yaşandı.
Protestolara katılanların profili de dikkat çekiyor. Özellikle gençler ve üniversite öğrencileri, gösterilerde ön saflarda yer alıyor. “Çözüm sokakta” sloganı atan gruplar, sandıktan ziyade sokak eylemlerinin etkili olduğuna inanıyor. Öte yandan, kalabalık içinde farklı kesimlerden insanların bir araya gelmesi, olayların toplumsal bir boyut kazandığını gösteriyor.
Uluslararası Tepkiler
İmamoğlu’nun gözaltına alınması, uluslararası alanda da yankı buldu. Fransa Dışişleri Bakanlığı, “Türk demokrasisi üzerinde ciddi sonuçlar doğurabilecek bir gelişme” olarak nitelendirdiği olayla ilgili endişelerini dile getirdi. Benzer şekilde, çeşitli insan hakları kuruluşları, sürecin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtti.
Son Durum ve Beklentiler
23 Mart 2025 itibarıyla, Saraçhane’deki gergin bekleyiş sürüyor. İmamoğlu’nun gözaltı süreci devam ederken, Çağlayan Adliyesi’nde ifadesinin alınması bekleniyor. Protestoların ne kadar süreceği ve nasıl bir sonuca evrileceği ise belirsizliğini koruyor. Öte yandan, CHP’nin 23 Mart’ta düzenlemeyi planladığı önseçim, olayların seyrini etkileyebilir. Göstericiler, sandık çağrılarının yanı sıra sokak eylemlerine devam etme kararlılığını ifade ediyor.
Saraçhane’deki olaylar, Türkiye’nin hem hukuki hem de toplumsal dinamiklerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Sürecin nasıl sonuçlanacağı, yalnızca İstanbul’u değil, tüm ülkeyi yakından ilgilendiriyor. Gelişmeler, tarafsız bir şekilde takip edilmeyi ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir çözüm bulunmasını gerektiriyor. Şu an için tüm gözler, Saraçhane’deki kalabalıkta ve adliye koridorlarında.