Ekrem İmamoğlu’nun Gözaltı Süreci: Suçlamalar, Belgeler ve Türkiye’yi Sarsan Gelişmeler

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart 2025 tarihinde gözaltına alınması, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal gündemini derinden etkileyen bir olay olarak tarihe geçti. Yolsuzluk, suç örgütü yöneticiliği ve terör örgütüne yardım gibi ağır suçlamalarla başlayan bu süreç, iddianameler, protestolar ve uluslararası yankılarla dolu bir dönemi beraberinde getirdi. Peki, İmamoğlu’nun gözaltına alındığı günden bugüne neler yaşandı? Suçlamaların detayları nelerdi ve bu süreçte hangi belgeler ortaya çıktı? İşte tarafsız, detaylı ve belgelerle desteklenmiş bir özet.

Gözaltı Günü: 19 Mart 2025 Sabahı

19 Mart 2025 sabahı, saat 07:00 civarında, İstanbul’un Sarıyer ilçesindeki İmamoğlu’nun konutunun çevresi polis ekipleri tarafından kuşatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan iki ayrı soruşturma kapsamında, İmamoğlu’nun yanı sıra 100’den fazla kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Operasyon, “kent uzlaşısı” adı verilen bir yapılanma ile bağlantılı terör suçlamaları ve belediye iştiraklerinde usulsüzlük iddialarını kapsıyordu. Polis, İmamoğlu’nun evinde arama yaparken, İBB Başkanı sosyal medya hesabından bir video paylaşarak, “Milletimizin iradesini gasp etmeye çalışan bir avuç akıl, sevgili polislerimi kötülüğe alet ederek kapıma yüzlerce polis yığmıştır. Kendimi milletime emanet ediyorum,” dedi.

Gözaltına alınanlar arasında İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve gazeteci İsmail Saymaz gibi isimler de yer aldı. Operasyonun ilk gününde toplam 87 kişi gözaltına alınırken, kalan şüpheliler için yakalama çalışmaları devam etti. İstanbul Valiliği, aynı gün şehir genelinde gösteri ve toplantıları yasakladığını duyurdu.

Suçlamalar: İki Ayrı Dosya, Ağır İddialar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu ve diğer şüpheliler hakkında iki ana soruşturma yürütüldüğünü açıkladı. Bu soruşturmalar, farklı iddialara dayansa da ortak bir noktada birleşiyor: İBB’nin yönetiminde usulsüzlük ve hukuka aykırı faaliyetler olduğu öne sürülüyor. İşte suçlamaların detayları:

“Kent Uzlaşısı” ve Terör Suçlamaları

İlk soruşturma, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde hayata geçirilen “kent uzlaşısı” stratejisiyle ilgili. Savcılık, bu stratejinin PKK/KCK terör örgütünün metropollerdeki etkinliğini artırmak için kullanıldığını iddia etti. İddiaya göre, İmamoğlu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile ittifak yaparak terör örgütüne yardım etti. Savcılık açıklamasında, PKK yöneticilerinin seçim öncesi talimatlarının örgüte yakın medya organlarında duyurulduğu ve İBB iştiraklerinde (örneğin İstanbul Planlama Ajansı ve BİMTAŞ) terör örgütü mensuplarının işe alındığı belirtildi. Bu kapsamda İmamoğlu’nun yanı sıra 7 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.

Yolsuzluk ve Suç Örgütü İddiaları

İkinci soruşturma, İBB ve iştiraklerinde (MEDYA A.Ş., KÜLTÜR A.Ş., KİPTAŞ, İSFALT) usulsüz ihaleler, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık ve kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi gibi suçlamaları içeriyor. Savcılık, İmamoğlu’nu “çıkar amaçlı suç örgütü lideri” olarak nitelendirerek, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden itibaren bu faaliyetlerin sistematik bir şekilde sürdürüldüğünü öne sürdü. MASAK raporlarına dayandırılan iddialarda, ihale alan örgüt üyelerinin avans ödemelerini İmamoğlu’na ait inşaat şirketlerine aktardığı ya da rüşvet talep ettiği savunuldu. Bu dosyada 100 şüpheli yer alıyor.

Suçlamalar arasında “irtikap” (görevini kötüye kullanarak haksız kazanç sağlama), “ihaleye fesat karıştırma” ve “tehdit” gibi maddeler de dikkat çekiyor. Savcılık, bu iddiaları tanık beyanları, MASAK raporları ve vergi incelemeleriyle desteklediğini belirtti.

Belgeler ve İddianameler: Neler Ortaya Çıktı?

Gözaltı sürecinde, savcılığın elindeki belgeler kamuoyuyla kısmen paylaşıldı, ancak detaylar henüz tam olarak açıklanmadı. İşte bilinenler:

MASAK Raporları: Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) hazırladığı raporlar, İBB iştiraklerinden elde edilen gelirlerin usulsüz şekilde yönlendirildiğini öne sürüyor. İmamoğlu’nun ortağı olduğu İmamoğlu İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ye el konulması, bu raporlara dayandırıldı.

Gizli Tanık Beyanları: 22 Mart’ta BBC Türkçe’nin incelediği ifade tutanağına göre, İmamoğlu’na yöneltilen yolsuzluk suçlamaları gizli tanıkların ifadelerine dayanıyor. Ancak bu tanıkların kimlikleri ve ifadelerin doğruluğu tartışma konusu oldu.

İhale Kayıtları: Savcılık, İBB’ye bağlı şirketlerin ihalelerinde rekabet koşullarının ihlal edildiğini ve ederinin üzerinde iş alındığını iddia ediyor. Bu iddialar henüz mahkemede kanıtlanmadı.

İmamoğlu, Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’nde 21 Mart’ta dört saatlik ifade verdi. “Etkin pişmanlıktan faydalanmak istemediğini, çünkü suç işlemediğini” belirterek iddiaları reddetti. Terör suçlamaları için ise 22 Mart akşamı Adliye’ye sevk edilmesi bekleniyor.

Süreçteki Gelişmeler: Protestolar ve Tepkiler

İmamoğlu’nun gözaltına alınması, Türkiye genelinde geniş çaplı protestolara yol açtı. İstanbul’da Saraçhane’de toplanan binler, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da katılımıyla destek gösterileri düzenledi. Özel, süreci “Bir sonraki cumhurbaşkanımıza darbe girişimi” olarak nitelendirirken, Erdoğan ise “Türkiye sokak terörüne teslim edilmeyecektir” diyerek tepki gösterdi.

Uluslararası alanda da yankı bulan olay, Avrupa Konseyi tarafından “halk iradesine karşı bir hareket” olarak kınandı. Konsey, konuyu 24 Mart’taki toplantısında ele alacağını duyurdu.

İmamoğlu, gözaltında olduğu 21 Mart’ta X hesabından dikkat çekici bir paylaşım yaptı: “Kreş açtığım için hakkımda soruşturma açılmış. İfade vermek isterdim ama şu an gözaltındayım.” Bu mesaj, süreci tiye aldığı şeklinde yorumlandı.

Bugüne Kadar Neler Oldu?

23 Mart 2025 itibarıyla, İmamoğlu’nun gözaltı süresi 4 günle sınırlıydı ve bu sürenin sonunda ya serbest bırakılması ya da mahkemeye sevk edilmesi bekleniyordu. Ancak süreç, yeni bir soruşturmanın açılmasıyla karmaşıklaştı. İstanbul Valiliği’nin yasaklarına rağmen protestolar devam ederken, hükümet kanadından “yargının bağımsız çalıştığı” açıklamaları geldi. CHP ise iddiaların siyasi bir kumpas olduğunu savunuyor.

Sonuç: Belirsizlik ve Merak Unsuru

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı süreci, Türkiye’nin hem hukuki hem de siyasi geleceğini etkileyebilecek bir dönüm noktası olarak görülüyor. Suçlamaların mahkemede kanıtlanıp kanıtlanamayacağı, belgelerin doğruluğu ve gizli tanıkların güvenilirliği, önümüzdeki günlerin en çok tartışılacak konuları arasında. Acaba bu olay, bir belediye başkanının kariyerinin sonu mu olacak, yoksa halk desteğini artıran bir direniş hikayesine mi dönüşecek? Cevap, yargı sürecinin ilerleyişinde saklı. Şimdilik, Türkiye nefesini tutmuş, gelişmeleri izliyor.