NE İŞİM VAR BU HERCÜMERC ŞEHİRDE

Yağmurdan kaçan insanlarla dolmuş bu şehir, oysa yağışı, sesi hatta ıslatışı ne kadarda güzel, bilmiyorlar mı ?
Esen rüzgarı şikayet eden insanlara rastladım hep bu şehirde, oysa insana nefes verdiğini, bazen şiddetli hatırlatmak istiyor o kadar, unutuyor çünkü bunu şikayet etmesinden besbelli.
Bu şehir ihtişamlı gözüküyor gibi, ama sadece gibi ..
Oysa kocamış, yüz hatları ziyade kırışmış bir yaşlı kadına giydirilen bir gelinlik, ziynete dolanmış, türlü süslürle ser levha edilmiş, özünden saptırılmış hepsi bu.
Hızlıca doğadan kaçıp, taş, duvarların arasına kurulmuş mezarlıklar inşaa ediyor insanlar bu şehirde ..
Kırların çiçeğinden, ufkun sabahından, yıldızların semasından, güneşin doğuşundan, sonbaharın kızılından, baharın kokusundan mahrum kalmış bu şehirde insanlar..
Alarma endeksi uykular kuruyor bu şehirde insanlar, ne uyumak istiyor nede uyanmak istiyor, ne istese, sanki olmuyor bu şehirde ..
Kar yağsın istiyor bu şehirde insanlar, kar yağsa kaldırmak .. karın üzerini örttüğü kerpiçten evden ve o evin içinde yanan odun sobasından, sobanın üzerinde demini alan çaydan, akşama sobanın kenarına sokulup kestane pişirmekten hatta soyduğu portakalların kabuğunu sobanın üzerine bırakıp, o mis kokudan hep mahrum kalmış bu şehirde insanlar..
Sabah koşuşturan, akşam yine koşuşturan ama neye, neden koştuğunu bilmeyen insanlar gördüm bu şehirde..
Kapı komşusunu dahi tanımıyor kimse bu şehirde ..
Oysa yukarı kasabadan birinin ayağı incinse, taa yüreğinde hissederdi acısını, aşağı kasabadan başka biri..
Kitap da okumuyor kimse bu şehirde ..
Kelimeler anlamından sapmış hep, bu şehirde ..
Satır aralarına dokunmayan, nasıl dokunabilir kalbin yarasına, kalpsiz mi ne herkes bu şehirde..
Gülü sadece bir ayraç olarak kondurmaktı kitap arasına, aşığın tek derdi, satılık bir nesne kılmışlar gülü bu şehirde..
Papatyalar kırlarda öylesine güzel duruyordu oysa, onlarıda koparıp harcıyorlar bir fal ugruna, bu şehirde ..
Kim, nasıl, neden ruhumu dalından bir çiçek gibi koparıp bu çorak tooraklara ekti ki ?
Allah aşkına ya, ne işim var benim bu uğursuz şehirde.
/Ahmet Hanifoğlu