O Emniyet Müdürü Kalp Krizi Sonucu Hayatını Kaybetti!

“Deprem Yardımları Skandalı: Emniyet Müdürü Yadigar Işık’ın Trajik Sonu”

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Gaziantep’in İslahiye ilçesinde depremzedelere umut olmak için gönderilen yardım malzemeleri, bir skandala konu oldu. Tekirdağ’dan Gaziantep’e gönderilen ve depremzedelere dağıtılması gereken yardım malzemelerinin, evine götürüldüğü iddiasıyla gündeme gelen 4’üncü sınıf emniyet müdürü Yadigar Işık, yaşanan bu olayın ardından geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

Olay, 6 Şubat 2023’te meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından yaşandı. Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü, felaketin yaralarını sarmak için İslahiye’ye çevik kuvvet personeli gönderdi. Ekiplerin başında bulunan Emniyet Müdürü Yadigar Işık, görevi tamamlanıp 26 Şubat’ta Tekirdağ’a dönüş yolunda, depremzedeler için ayrılan yardım malzemelerini resmi otobüse yükleyerek evine götürdüğü iddiasıyla suçlandı.

İddialar üzerine yapılan incelemeler sonucu, Işık’ın evinde yapılan aramada jeneratör, büyük çadır, bağlantı kabloları, şişme yatak, uyku tulumu, seyahat çantası, bere, bot, yağmurluk kaban, küçük çadır, köpek maması ve elektrikli ısıtıcılar gibi çeşitli malzemeler ele geçirildi. Bu bulguların ardından Işık, tutuklanma ve serbest bırakılma sürecinden geçti. Savcılığın itirazı sonucu tekrar tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Yadigar Işık hakkında ‘Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı zimmetine geçirdiği’ suçlamasıyla dava açıldı. 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Işık, 28 Eylül 2023’te yapılan ikinci duruşmada tahliye edildi. Ancak, özgürlüğüne kavuşmasının ardından geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

Bu olay, deprem gibi doğal afetler sonrasında yardım malzemelerinin yönetimi ve dağıtımı konusunda yaşanan sorunlara dikkat çekiyor. Toplumda büyük bir infiale yol açan bu tür skandallar, yardım süreçlerinde şeffaflık, denetim ve hesap verebilirlik ihtiyacını bir kez daha ön plana çıkarıyor. Depremzedelerin acılarını hafifletmek üzere yapılan yardımların kötüye kullanılması, toplumsal vicdanda derin yaralar açıyor.

Yadigar Işık’ın trajik ölümü, bu tür olayların sadece hukuki boyutlarını değil, aynı zamanda insan hayatı üzerindeki etkilerini de gözler önüne seriyor. Deprem yardımları skandalı, afet yönetimi ve yardım malzemelerinin dağıtımı konusunda alınması gereken derslerle dolu bir vaka olarak hafızalarda yerini alıyor. Bu tür olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması ve yardım süreçler

lerinde daha etkin bir denetim mekanizmasının kurulması büyük önem taşıyor. Yardım malzemelerinin doğru kişilere, zamanında ve adil bir şekilde ulaştırılması, afet sonrası toplumun iyileşme sürecinde kritik bir role sahiptir.

Yadigar Işık’ın ölümü, deprem gibi büyük felaketlerin ardından yapılan yardım çalışmalarında karşılaşılan zorluklara ve etik meselelere dikkat çekmiştir. Bu tür durumlar, toplumun güvenini sarsmakta ve yardım organizasyonlarının şeffaflığına olan inancı azaltmaktadır. Toplumun, yardım süreçlerine olan güveninin yeniden tesis edilmesi için, yardım malzemelerinin dağıtımında şeffaflık ve adil bir sistemin oluşturulması gerekmektedir.

Afet yönetiminde, öncelikle yardım malzemelerinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağlayacak etkili bir lojistik ve takip sistemi kurulmalıdır. Bu sistemin bir parçası olarak, yardımların dağıtımı sırasında yapılan işlemlerin kayıt altına alınması, denetlenmesi ve kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılması önem taşır. Böylece, yardım malzemelerinin kötüye kullanımının önüne geçilebilir ve toplumun yardım kuruluşlarına olan güveni arttırılabilir.

Yadigar Işık olayı, afet yönetimi ve yardım dağıtımında karşılaşılabilecek etik ve yönetimsel sorunlara dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu tür olayların tekrarlanmaması için, afet yönetimi politikalarının gözden geçirilmesi, etik kuralların belirlenmesi ve bu kurallara uyulmasını sağlayacak denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Afetler sonrasında toplumun hızla toparlanabilmesi için yardım malzemelerinin etkin bir şekilde dağıtılması hayati öneme sahiptir. Bu süreçte yaşanan herhangi bir aksaklık, afetzedelerin yaşadığı acıları artırabilir ve toplumsal iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla, afet yardımı süreçlerinde şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik değerlere sıkı sıkıya bağlılık, bu tür trajik olayların önlenmesinde ve toplumun iyileşme sürecinin hızlandırılmasında kritik bir öneme sahiptir.