Dolar 42,4369
Euro 49,1993
Altın 5.691,79
BİST 10.914,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cts 14°C
Paz 12°C
Pts 7°C
Sal 6°C

Vicdanın Sınavı: Sumud Filosu’nda İmza Reddinin Gölgesinde Kalanlar

Vicdanın Sınavı: Sumud Filosu’nda İmza Reddinin Gölgesinde Kalanlar
REKLAM ALANI
8 Ekim 2025 00:02 | Son Güncellenme: 24 Kasım 2025 17:17
İstanbul – 7 Ekim 2025 – Gazze’nin boğazındaki demir halkayı kırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu, uluslararası sularda bir fırtınaya yakalandı. 46 ülkeden 462 vicdan elçisi –aralarında doktorlar, gazeteciler ve sıradan yurttaşlar– 300 ton insani yükle Gazze’ye 150 deniz mili kala İsrail donanmasının baskınına uğradı.
Gemiler Aşdod’a sürüklendi, aktivistler Ketziot Hapishanesi’nin soğuk hücrelerine zincirlendi. Ama asıl kırılma, o belgeyle geldi: “İzinsiz İsrail toprağına girdim, deportu kabul ediyorum.” Bir itiraf kâğıdı gibi. Bazıları imzaladı, THY seferleriyle 4 Ekim’de İstanbul’a indi – havaalanlarında sloganlar, bayraklar…
Diğerleri reddetti: “Biz Filistin’e geldik, işgale teslim olmayız.” Onlar hâlâ orada, açlık grevleri ve susuz hücrelerle direniyor. Toplam 130’dan fazla aktivist bekliyor; aralarında en az 14 Türk’ün de bulunduğu tahmin ediliyor.
Bu, zafer mi yoksa bölünmüş bir vicdan mı?Filo, 31 Ağustos’ta Akdeniz’e açılmıştı – en büyük heyet Türkiye’den, 56 kişiyle. Amaç sadeydi: Ablukayı delmek, Gazze’nin yaralarına merhem sürmek.
1 Ekim gecesi dronlar ve komandolar devreye girdi; yelkenler yandı, aktivistler ters kelepçelerle güverteye yatırıldı. Aşdod’da başlayan sorgu, belgeyle tırmandı. İmzalayanlar –çoğu Avrupalı ve bazı Türkler– hızlıca serbest: 137 kişiyle ilk uçak, ardından Ürdün rotası.
Ama reddedenler? Onlar Ketziot’un demirlerinde kaldı. Diplomatik kulisler fısıldıyor: Çifte vatandaşlık belirsizliği, Ürdün geçişinin tıkanması… Dışişleri’nin çabaları sürüyor, ama özgürlükleri hâlâ sis perdesinde.
Reddin Yüzleri: Hâlâ Ketziot’ta Bekleyen TürklerBelgeyi reddedenlerin hikayesi, direnişin en çıplak hali. Delegasyon kayıtları ve ifadelerden süzülen isimler, bu sessiz çığlığın taşıyıcıları. İşte, Ürdün rotası gecikmiş, imza direnişiyle özgürlüğü erteleyenlerden bazıları – hapishane kapkaranlık, ama sesleri yankılanıyor:
  • Yaşar Yavuz: Seulle gemisinin öncüsü. “İsrail çıksa da yolumuza devam edeceğiz” diye haykırmıştı yola çıkarken. Belgeyi “teslimiyet” diye geri çevirdi; şimdi Ketziot’ta, açlık greviyle protesto ediyor.
  • Mesut Çakar: Spectre’den, alıkonulma anının tanığı. Arkadaşının kol kırığını, sıcak asfalt üstünde saatlerce bekletilmeyi anlattı. “Yalan itirafa boyun eğmem” diyerek reddetti; fiziksel yaralarla hücrede.
  • Haşmet Yazıcı: Gazeteci, dron saldırılarını belgeleyen. İbranice bilmediği için kâğıtları okumadan yırtarcasına itti. Taciz ve şiddet iddialarını haykırdı; Ürdün geçişi tıkanınca kaldı.
  • Mustafa Çakmakçı: Çakar’ın yanındaki yaralı – kol kırığıyla simgeleşti. Deport belgesini “Filistin’e ihanet” diye gördü; hâlâ hapiste, morali yüksek ama bedeli ağır.
Bu dörtlü, 2 Ekim alıkonmalarından kalan son direnişçiler. Toplam 48 Türk’ten sıyrılanlar; bazıları imzalayıp döndü, ama bu grup reddin bedelini ödüyor. Greta Thunberg gibi yabancılar da aynı yolda: “Ganimet gibi taşındık” diyorlar, açlık grevleriyle İsrail’i köşeye sıkıştırıyorlar. Erdoğan’ın “katliamcı yüzlerini gösterdik” çıkışı, diplomatik baskıyı büyütüyor – ama Ketziot’un kapıları hâlâ kilitli.
Dönüşün Gölgesi: İmza Atanlara Yağan SorguHavaalanındaki coşku –Filistin bayrakları, “Yeni filo geliyor!” naraları– zafer gibiydi. Ama X’te (eski Twitter) fırtına koptu: İmza atanlara “Kolay yolu seçtiniz” diye veryansınlar. “Gülerek kanal kanal geziyorsunuz, Gazze kan ağlarken bu ne?” sorusu dolaşıyor.
Bekir Develi’nin neşeli röportajları, Ayçin Kantoğlu’nun anlatımları hedefte: “İmza atıp ‘izinsiz girdim’ diyorsunuz, sonra spot ışıklarında kahkaha. Gerçek direniş Ketziot’ta kalanlarda mı kaldı?” Binlerce yorum, etiket yağmuru – bazıları “provokasyon” diyor, diğerleri “siyasi rant” kokusu alıyor.Bu sorgu, vicdanı sarsıyor. İmzalayanlar savunmada: “Döndük ki sesimizi duyuralım, şiddet gördük, çıplak aramalar, su yoksunluğu…” Ama imaj kazandı:
Gülüşler, Gazze’nin acısına tuz basıyor gibi. Haklı bir eleştiri bu – direniş, spot ışıklarında erirse neye yarar? İmza reddi, hücrede susuz beklemeyi seçmekse, dönenlerin “gülüşü” neden bu kadar yakıyor? X’teki arena, utanç verici bir ayna: Klavye savaşçıları veryansın ederken, kalanlar parmaklık arkasında direniyor. Belki de asıl show, bu iç hesaplaşma.
Fırtınanın Ötesinde: Abluka Hâlâ Ayakta mı?Sumud Filosu Gazze’ye varamadı, ama ablukayı dünyaya haykırdı – Brüksel’den Buenos Aires’e protestolar sıçradı, İspanya ve İtalya donanmaları eşlik etmişti.
İstanbul Savcılığı’nın “uluslararası alıkoyma” soruşturması sürüyor; BM ve Avrupa Parlamentosu’ndan salıverme çağrıları yağıyor. Ve ufukta yeni dalga: Özgürlük Filosu fısıldanıyor, belki bu sefer imzalar olmadan. Hikaye bitmedi – imza çatışması direnişi mi bölecek, yoksa birleştirip güçlendirecek mi? Gazze beklerken, cevap Ketziot’un hücrelerinden yükselecek. Vicdan, en sert eleştiriyi hak ediyor; susmak ise en büyüğü.
REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.